Zeybeklik geleneği; yoksulun, kimsesizin yanında olan, zulme başkaldıran bir kahramanın kendine özgü davranış biçimlerini, gelenek-göreneklerini, giyim tarzlarını, türkülerini ve danslarını içerir.
Zeybekler, tarihsel kaynaklarda yaklaşık dört yüzyıl boyunca Batı Anadolu’da etkili olan eşkıya gruplarının son temsilcileri olarak anlatılmakta ise de Kurtuluş Savaşı ile birlikte yeni bir kimlik kazanmış ve kahramana dönüşmüştür.
Geleneksel yapılanmasına baktığımızda zeybek topluluğuna “çete”, çetenin içinde yer alan bireylere “zeybek”, çetenin başında bulunan zeybeğe “efe”, çetenin diğer üyelerine “kızan”, efenin yardımcısına ise “başkızan” veya “başzeybek” denilmektedir. Efe yönetici ve karar verici tek güçtür. Kızan ve zeybek seçimi, efenin vefatı durumunda kimin efe olacağı gibi grup içi kararlar hep belirli kural ve ritüellere göre yapılmaktadır.
Zeybeklik olgusu halkın zihninde taşıdığı simgesel içeriğiyle kültürel kimlik ifadesi taşımaktadır. Bu sayede, zeybekliğe özgü kimi uygulama ve alışkanlıklar bölge insanlarınca sürdürülmektedir. Zeybeklik aynı zamanda yerel sivil toplum kuruluşlarınca gerçekleştirilen çeşitli etkinliklerde folklorik ve turistik bir kültür ögesi olarak da yer bulmaktadır.Zeybeklik geleneği günümüzde geleneksel anlamdaki sosyal etkinliğini yitirmiş ancak müzik, giysi ve dans boyutuyla varlığını sürdürmektedir. “Zeybek oynamak” ve “zeybek söylemek” gibi günlük konuşma dilinde sıkça görülen ifadelerden de anlaşılacağı üzere zeybeklik geleneği, halk müziği ve halk danslarının belli başlı karakteristiklerinden biri haline gelmiştir.
Metin “Geçmişten Geleceğe Yaşayan Kültür Mirasımız Türkiye Somut Olmayan Kültürel Miras Ulusal Envanteri” kitabından alınmıştır.