AYDIN İLİ TARİHİ

Tarih öncesi çağlardan bu yana Anadolu ve bağlı olarak Aydın, kuzeyden dalga dalga gelen insanların akımına uğramıştır. Bu süreçte bölge, Hititler’den sonra Phrygia, Lidya, Pers, Büyük İskender, Bergama, Roma ve Bizans dönemlerini geçirmiştir. İ.S. 10. yy’dan bu yana yavaş yavaş Türkler’in yönetimine geçmeye başlayan bölge düzenli şekliyle Mustafa Kemal önderliğindeki ulusal savaş sonrasıetnik ve kültürel bütünlüğe kavuşabilmiştir.

a) Etiler devrinde Aydın İli

AYdın İli toprakları o dönemde büyük eti birliğinin bir parçası idi. Büyük depremler, su baskınları ve ulusların saldırıları sonrasında İ.Ö. 1200’lerde zayıflayan Etiler nedeniyle bölge Kumanlar’ın yönetimine geçmiş ve 300-500 yıl kadar prenslikle idare edilmiştir. Süregelen göç ve saldırı dalgaları bölge yönetimini sık sık değiştirmiştir. Karialılar, Lidialılar, Meonlar ve İyonyalılar İ.Ö. 12. yyy’da bu topraklarda kendilerine kentler kurarak egemenlik sürmüşlerdir.

1- Karialılar

Tarihöncesi dönemde Ön Asya’dan gelip bölgeye yerleştikleri düşünülen Karialılar, tarih öncesi dönemde bölgeye adını veren ulustur. İ.Ö. 4000 yıllarında Ege Denizi adalarına geçerek Girit’te Minos Uygarlığı’nın öncülüğünü yapmışlardır. İ.Ö. 3000’lerde yine Yunan Yarımadası’na geçip kentler buran Karialılar, aynı dönemdeki kavim saldırıları nedeniyle geriye, batı Ege bölgesine göçetmişler ve Milas kentini başkent yapmışlardır.Alabanda, Alinda kentlerini yenilemişler, Söke, Bozdoğan Karacasu bölgelerini ele geçirmişler Aphrodisyas ve Kyndia kentlerini kurmuşlardır. Yunan yarımadası ve adalardaki kavim saldırıları sürmüş ve Dor istilaları bütün Ege’yi sarmıştır. Bu dönemde temeli Akalar olan İyonlar Ege kıyılarını ve Adalar’ı tutmuşlardır.

2- İyon, İran, Roma ve Bizans Devri

İyonlar, istila ettikleri sahil şeridine İyonya adını verdiler. İç kesimlerde yine Karialılar, yukarıda Lidyalılar, aşağıda Likyalılar bölgenin sahibiydiler. Adı geçen bölgede bir akç kent kurmuş olan Pelagslar ve Lelegler de bölgenin sakinleri idiler.Denizci olan İyonlar kısa sürede gelişti ve kıyı kentlerini onardılar ve yaşanılır hale getirdiler. Kurdukları 12 kentin birliğini Kuşadası Güzelçamlı’da kurdukları Paniyonium tapınağında topladılar. İlginçtir bu tapınağa Hellenlerin (Atina ve Spartalılar’ın) girmesini yasakladılar.

İ.Ö. 708’de Lydia kralı Giges İyonlar’a savaş açtı ve bu savaş İyonlar’ın bölgedeki egemenliği nin yüzyıllar sonra da olsa dalgalar halinde yokolmasının yolunu açtı.Giges ölene kadar İyonlarla savaştı. Onun ölümünden sonra yerine geçenler de İyonlar’la savaştılar. Krezus’un üstün başarıları ile İyonlar çökertildi ama o da İ.Ö. 546’da İranlılar’a yenilip esir düşünce topraklar İranlılar’ın eline geçti.

İran istilası Büyük İskender’in sefere çıktığı zamana kadar (İ.Ö. 333) sürmüştür. Büyük İskender’lin seferi ve sonrasında Makedonlar’ın egemenliği altına giren topraklar İ.Ö. 192 yıllarında Romalılar’ın saldırılarına uğramaya başlamıştır. Sahil kentleriniden başlayan istila zamanla içerilere kadar sürmüş ve İ.Ö. 70’lerde Nysa’ya kadar girmişlerdir. Aydın ili sınırları içerisinde olan Karia kentleri Romalılar’ın egemenliğine girmiş olsa da tarihçiler İç Karia kentlerinin kesinlikle Romalılaşmadığını yazmaktadırlar.

İ.S. 395’de Roma İmparatorluğu bölününce bölge Doğu Roma’nın egemenliğine girmiştir. Bölgenin Hristiyan birliği Anadolu Birliğine bağlanması bu döneme denk düşmektedir. Bu dönemde Priene, Miletos gibi kentler birer başpiskoposluk merkezleri oldular.

b) Selçuklular Devri (1071-1307)

Selçuk Türkleri’nin bölgeye gelişine kadar Aydın ili Bizans egemenliğinde kaldı.Sultan Mesut Haçlı Ordularını bozguna uğratıp Konya’yı başkent yapmasından sonra Ege ve Aydın (Tralles) Selçuklular’ın eline geçti. (1177) Aynı yıl Manuel bölgeyi yine kuşattı ama 2. Kılıçaslan bölgeyi 1186’da yine işgal etti. 1193’de Gıyasettin Keyhüsrev bütün bölgenin sahibi oldu. Aydınoğulları’nın bölgeye geldiği 1307 yılına kadar topraklar Selçuklular tarafından yönetilmiştir.

Aydınoğulları bölgeyi 1390 yılına kadar yönettiler ve bölgenin yönetimi Osmanlılar’a geçti.

c) Osmanlılar Devri (1366-1919)

Osmanlı Padişahı Yıldırım Bayazıt Aydınoğulları üzerine yürüdü. İsa Bey savaşı kabul etmedi ve 60 kentini, 300 kalesini, 70.000 asker ve topraklarını yıldırım’a bıraktı. (1390)

1402’de Timur Osmanlı ordusunu dağıtınca İsa Bey’in oğlu Musa Bey Timur’un yardımıyla beyliğin başına geçti. Bu birlik 2. Murat zamanına kadar (1425) egemenliğini sürdürdü. 2. Murat Aydın birliğini yine topraklarına kattı ama isyanlar, başkaldırılar hiz durmadı. Aydınoğulları’nın tamamen Osmanlı ordusuna katılması 1461 yılında Kütahya Sancağı’na katılmasına denk düşmektedir.

1522’de Rodos seferine çıkan Kanuni 100 bin kişilik ordusuyla Aydın Çine üzerinden güneye geçmiştir.

1579 yıllarında zayıflayan imparatorluk nedeniyle bölgede eşkiyalar türemiş (Zor Mehmet’in Kahyası Yusuf Paşa, Kalenderoğlu, Karioğlu) ve yönetim zorlanmıştır.Bu çeteler bölgeyi sık sık yağmaladılar.Bu saldırılar 1607 yılında bölgeye gelen Halep Valisi Dişlek Hüseyin Paşa zamanında kesilmiştir.

1811 yılında idari değişiklik yapıldı ve Aydın eyalet merkezi oldu. Isparta, İzmir, Manisa, Muğla ve Antalya sancakları Aydın’a bağlandı. 1826’da yeniçerilik kaldırılınca bölgede yine huzursuzluklar oldu ama Çengeloğlu Tahir Paşa duruma kısa sürede hakim oldu.

d) Kurtuluş Savaşı’nda Aydın (13 Mayıs 1919-7 Eylül 1922)

Birinci Dünya savaşındaki bölüşümden Aydın fazlasıyla payını almıştı.

Kanlı Yoran isyanından sonra 15 Mayıs 1919 günü Yunan İzmir’e çıkmıştır.

Söke 17 Mayıs 1919 günü İtalyanlar’ca isgal edildi. Komutanın diktikleri bayrağı götererek “Bu bayrak ancak kanla iner” sözleri ile başlayan Anadolu İsyan harekatı (Albay Selahattin Bey, Binbaşı Saip Bey, Cafer Efe gibiler bunların başında idi) kurtuluşun son gününe kadar durmamıştır.

Yunanlılar 27 Mayıs 1919 Salı günü Aydın’ı işgal etmişledir. İşgal sırasındaki saldırılar ve insanlık dışı davranışlar nedeniyle halkın can ve namus güvenliğinin kalmadığı hemen anlaşıldı ve Albay Şefik Bey’in teşvikiyle Çine’de Kurtuluş Savaşı tarihinin ilk Ulusal Birliği kuruldu.

Bu ara Yunan İstilacılar batıya yürümeye ve önlerine gelen kasaba ve kentleri işgal etmeyi sürdürüyordu. 3 Haziran günü Nazilli işgal edilmişti.

6 Haziran günü Yörük Ali Efe yönetiminde Çine’den çıkan 17 kişilik milis kuvveti bir yandan menderes nehrine doğru ilerliyor bir yandan da düşman birlikleri ile ilgili bilgi topluyordu. Yenipazar Donduran Köyü’ne geldiklerinde Yörük Ali’nin çevresinde 60 kişilik yiğit bulunuyordu.

15-16 Haziran gecesi yola çıkan milisler Menderes nehrini geçip Sultanhisar’a yürüdüler. Sabah erken saatlerde telgraf tellerini kestiler. Malgaç Köprüsü üzerindeki Yunan işgalindeki karargaha saldırdılar. Ne olduğunu anlayamayan Yunan işgal askerleri silahları bırakıp kaçıştılar. Bu saldırıda Yörük Ali’nin birliğinden yalnızca Çine İbrahimkavağı Köyü’nden Tahtacı Memiş yaralanmıştır.

Yörük Ali Efe birliğini İsabeyli Köyü’ne ilerlemişti. 19-20 Haziran gecesi Demirci Mehmet Efe’nin Nazilli’ye baskın düzenlediği haberi geldi. Yunan Nazilli’den de kaçmıştı ama kenti yağmalamıştı. Yunanlılar Nazilli ve Atça’dan çekilirken 40 kişiyi de beraberinde götürmüşlerdi. Dönüş yolunda önlerine çıkan her canlıya ateş etmişlerdi.

Bu ara Nazilli’de Nazilli Heyeti Temsiliye’si, Çine’de Çine Heyeti Milliye’si kurulmuştu. Halk ve ileri gelenler durmadan milis oluşturmaya çalışıyor, birlik topluyorlardı. Aydın görüşlü Müderris ve müftüler halka fetvalar veriyor, halkı ayaklanmaya çağırıyorlardı.

20-21 Haziran gecesi Erbeyli İstasyonu’na baskın düzenlendi. Muğla, Çine Aydın çevresi halkından oluşan 70 kişilik milis birliğiBakırköylü Teğmen Kadri Bey ve İzzet Bey’in çevresinde toplandı. Sabaha kadar saldırı devam etti. Köyde konaklayan Yunan birliğinin ve istasyondaki yunanlıların çapraz ateşi arasında kalan milisler sabaha kadar savaştılar. 7 şehit vererek geri çekildiler. Yunan birlikleri 30 ölü, 45 yaralı vermişlerdi. 22 Haziran günü yaralı ve ölülerini trenle Aydın’a sevkettiler. Ölü ve yaralılarını halka gösteren Yunanlılar “bunların intikamı alınacak” diyerek Aydın halkına gözdağı vermeye çalıştı.Bunu da yaptılar. Aydın yakınlarında bulunan köylere saldırdılar ve yaşlı çocuk demeden herkesi kurşuna dizdiler. Erbeyli istasyonunda 72 kişiyi toplu olarak kurşuna dizdiler.

Kimse yılmadı, kimse korkuya kapılmadı. Çocukların süngülenmesi, kadınların erkeklerin önünde tecavüz edilmesi Aydın halkını daha da ateşledi.

23 Haziran 1919 günü Osmaniyel Kara Durmuş 70-80 kişilik gönüllüyle İncirliova baskınını yaptı. Aynı gün birliği ile birlikte Ovaeymir Köyü’ne gelip yerleşti.

Tellidede Savaşı’nı Köprübaşı Savaşı izledi. Ardından iki gün sürecek olan Aydın Kent Savaşı yapıldı ve 33 gündür işgal altında olan aydın 30 Haziran günü düşmandan arındırıldı. Ama sokaklar çeset, kan, yıkım ve yakım doluydu. Kentin ileri gelenleri esir alınmışlardı. Aydın 3 gün 3 gece yandı. Düşman İncirliova’ya çekilmişti.

4 Temmuz 1919 günü Yunan Aydın’a yeniden saldırdı. Karşılıklı top atışlarıyla gün boyu savaşıldı. Güçlü düşman askeri karşısında milisler geri çekilmek zorunda kaldı. Ertesi gün yapılan saldırıda milisler tamamen geri çekilmek zorunda kaldı ve Yunan ikinci kez Aydın’ı işgal etti. Bu çok kanlı olmuştu. Her taraf yakıldı, yıkıldı. Kentte .bir tek Türk kalmamıştı. Hızını alamayan Yunanlılar Menderes nehrini geçerek Hallaçlar Köyüne kadar ilerledi ama İtalyanlar onları orada durdurdu. Paris Barış Konferansı’nın kararlarına köprübaşına geri çekilmek zorunda kaldılar. İki işgalci de köprübaşında birer karakol kurdular.

Bu olaydan sonra Çine’de bulunan milisler ve 57. Tümen karargahı Nazilli’ye taşındı. 11 TEmmuz günü Yörük Ali Efe ve Demirci Mehmet Efe de 200 kadar milis toplamıştı.

13 Temmuz günü milisler bir keşif gezisi yapmak için yola çıktı ve çatışma yaşandı. Çatışma kısa sürede savaşa dönüştü. Üç gün süren savaş sonrası milisler geri çekilmek zorunda kaldı. 18 Temmuz günü düşman Umurlu’nun Musluca çayına dek ilerlediler.

Hemen ardından milisler iki alay kurdular Biri ULUSAL MENDERES ALAYI, ikincisi de ULUSAL AYDIN ALAYI idi. Aydın’da ilk ulusal cepheler kurulurken Atatürk ile de doğrudan ilişkiler sıklaştırıldı. Bu oluşumları Atatürk NUTUK’ta şöyle açıklayacaktı:

“Aydın cephesinde mübarek vatanı istila etmeye çalışan düşmanla Kuvayı Milliye çarpışmakta ve her karış toprağına sadık ve fedakar evlatlarının naaşlarını gömmektedir.”

Nazilli Heyeti Milliyesi Ağustos 1919 başlarında icra organı haline gelmişti. O dönemde artık tüm istilacı birliklere emirleri Karadeniz İtilaf Devletleri Başkanı Maraşal MİLEN veriyordu. Milen bir heyet göndererek bölgenin incelenmesini istedi. Heyet 7 eylül 1919 günü Aydın’a geldi. Aydın, Çine ve Nazilli’de 175 şahitle görüşen heyet Yuhah zulmünü haklı çıkarmaya çalıştı. Bundan Kuvve alan düşman cepheye asker yığmaya başladı. Milen Ulusal Milis Kuvvetleri’nin dağılmasını istiyordu. Aksi halde Yunan birliklerine saldırı emri vereceğini söylüyordu. Baskılar bir şeyi değiştirmedi ve Aydınlı bir avuç milis bölgeyi 13 ay kahramanca savundu. 4 Ocave 4 Mayıs 1920 tarihlerinde iki büyük savaş oldu ve Kuvayı Milliye Komutanı Rafet Paşa ve Demirci Mehmet Efe Nazilli’den ayrılmak zorunda kaldı. Bu dönem B.M.M.’nin Aydın Cephesi ile ilgilenmeye başladığı döneme denk düşmektedir.

Bütün hazılıklarını tamamlayan düşman 22 Haziran 1920 günü saldırıya geçti ve ilerlemeye başladı. Aydın bölgesinin düşman eline geçmesi bu saldırıların 9 Ağustos 1920 gününe kadar milislerin direnmesi sonrasında gerçekleşmiştir.

Bir yıl sonra Temmuz 1921’de düşman ANKARA SEFERİ adını verdiği taarruzla Afyon’a dek Ege Bölgesi’ni işgal etti.Aydın terkedilmişti. Muğla, Çine, Denizli, Dinar, Antalya, Konya gibi yerleşim yerlerine sığınmışlardı. Bölgede kalan Rum kökenli kişiler köyleri yağma ve talan etmişti.

26 Ağustos 1922’de başlayan BÜYÜK TAARRUZ ile bozguna uğrayan düşman kaçarken en büyük zararı yine Aydın iline vermiştir. Germencik Kanlıbahçe, Köşk Karatepe gibi köylerde kahpe Yunan camilere ve damlara doldurduğu kadın ve çocukları ateşe vererek diri diri yakmışlardı.

Aydın’ı boşaltan düşman önce Kemer Köyü’nü yaktı. Serçeköy’den Domalan’a, Sınırteke’den Ömerbeyli’ye, Turanlar’dan Savrandere’ye kadar yüzlerce köy yakılıp yıkılmıştı.

Ulusal Kurtuluş Savaşımız’ın Kahramanı Şanlu Türk Ordusu, düşmanın harabeye çevirdiği İlimiz topraklarına 5 Eylül 1922 günü girdi.Aynı gün Kuyucak ve Nazilli, 6 Eylül günü Söke, 7 eylül günü Aydın kurtarıldı.

Halikarnas Balıkçısı “Mavi Sürgün” kitabında olayı şöyle anlatır: “Aydın’a göz gezdirdim. Orasını Yunanlılar hemen hemen herşeyi ayakta bırakmamak üzere yakıp yıkmışlardı. Gardan çıkınca kendimizi adeta bir yangın yerinde bulduk..”

Kahraman Türk Ordusu’na Aydın’dan katılan ve kanlarının son damlasına kadar savaşıp kahpe Yunan’ı denize döken Aydınlı Yörük Ali Efe’ye Çine Çephesi’ne, Kara Durmuşlar’a, Demirci Mehmet Efeler’e, Albay Şefikler’e, Teğmen Kadriler’e ve daha binlerce gözüpek vatan evladına buradan saygı ile selamlıyoruz.

Bu metin 1973 Aydın İl Yıllığı kaynak alınarak yazılmıştır. Arif A. Uyguç